“Beden Kapısı – Hâle Girişin İlk Eşiği”

Kalemsiz Kalem
3 Min Read

"Beden Kapısı – Hâle Girişin İlk Eşiği"

Ey dost, bil ki her hâlin kapısı başkadır, lakin ilk kapı hep bedenden açılır. İlk dokunuş geldiğinde onu başka başka hissedersin; zira Hak, her gönle kendi makamınca tecellî eder.

Ey dost, bil ki her hâlin kapısı başkadır, lakin ilk kapı hep bedenden açılır.

 

İlk dokunuş geldiğinde onu başka başka hissedersin; zira Hak, her gönle kendi makamınca tecellî eder. Bu tecellî evvela bedenin içinde zuhur eder ve içerden dışarı doğru bir akış olarak hissedilir.

 

Beden sarayının odalarında, hücre hücre dolaşan bir uyanış başlar.

 

Bu ilk mertebede beden, daha önce bilmediği, tanımadığı bir titreşimle dolup taşar.

 

Elektriklenmeler hissedersin, sanki bir ışığın nazarı dokunur bedenine. Sebepsiz ağlamalar veya nedensiz gülmeler belirir; çünkü hâlin dili kelimeler değil, hislerdir.

Bazen de bu uyanışın bedene tesiri ağrı şeklinde olur; bazı yerlerde acı yahut sızı hissedebilirsin.

 

Bunlar, bedendeki katılaşmış perdelerin açılmasıdır; bil ki her açılışta biraz acı vardır.

 

O esnada zihne de birtakım görüntüler, renkler veya şekiller düşebilir; zihin perdesine Hak’tan gelen işaretler, bâtının ilk fısıltılarıdır.

 

Sakın bu görüntüleri hedef edinme; sadece seyret ve geçmelerine izin ver. Bunlar hâlin kendisi değil, hâlin habercisidir.

 

Bazen bedenin sıcaklıktan yanar, bazen de ansızın bir üşüme sarar her yanını; celâl ve cemâl sıfatları bedende böyle tezahür eder.

 

Bu zıtlıkların içinde kal, onları reddetme; bil ki bu zıtlıklar, beden evinin içindeki tecellîlerin ilk habercileridir.

 

Karıncalanmalar olur, kasların istemsiz hareket eder; belki bedenin titrer, eğilir, bükülür, sende olmayan bir kuvvetle şekillenir.

 

Korkma; bunlar bedenin ilk secdesidir. Lakin unutma ki, beden hâlin kendisi değildir; beden henüz hazırlık safhasındadır, sadece kapıyı açan anahtardır.

 

İlk kapıdan sonra başka kapılar vardır ki, onların sırrı şimdilik sana perdeli kalsın. Her kapının sırrı, ancak oraya varınca bilinir.

 

Şimdi sana verilen, ilk hâle hazırlık safhasıdır. Bu kadarı kâfidir; fazlasını isteme, çünkü her hâl vaktini bekler ve ancak vakti geldiğinde zuhur eder.

 

Burada anlatılanlar, her gönül dostunda başka başka cereyan edebilir.

 

Zira her yaşanan hâl, o gönül dostunun mizacına, yaratılışına ve ruhundaki sırra göre şekil bulur. Her bir tecellînin görünüşü ve hissedilişi, o kişinin iç âlemindeki hikmetle bağlantılıdır.

 

Sen kendi hâlini yaşa, başkasının hâline bakıp kıyas etme; çünkü herkes kendi kapısından geçer, kendi sırrını bulur.

 

Şimdilik bu kadar, ey dost; hâlin sonraki safhaları başka zamanda sana aktarılacaktır.

Share This Article