“Ey Melami… Kuantum fiziğinden bahsediyorlar bu çağda.

Kalemsiz Kalem
2 Min Read

“Melami ile Bilimin Ötesine”

“Eğer seni ‘ben’ olmaya götürüyorsa, zarardır.
Ama seni yokluğa, teslimiyete ve O’na yaklaştırıyorsa,
ilimdir, nurdur.”

Yolcu sordu:
“Ey Melami…
Kuantum fiziğinden bahsediyorlar bu çağda.
Diyorlar ki;
madde kesin değil, ihtimallerden ibaretmiş.
Gözleyen değiştirirmiş sonucu.


Her şey titreşimmiş.
Sen bu işlerden anlar mısın?
Bu senin yolunla bir ilgisi var mı?”

 


Melami tebessüm etti.
Ne bilmediğini söyledi,
ne bildiğini.
Sadece şunu dedi:

 


“Biz bu dili kullanmadık.
Ama bu gerçeği çok önce içimizde duymuştuk.
Siz ‘kuantum’ diyorsunuz,
biz ‘sır’ diyoruz.
Siz ‘olası hâller’ diyorsunuz,
biz ‘yazılmamış kader’ deriz.
Siz gözlemci etkisi diyorsunuz,
biz ‘niyetin yaratır’ deriz.”

 


“Kuantum fiziği nedir biliyor musun, yolcu?
Kainatın sana,
‘Senin sandığın kadar katı değilim.
Ve senin niyetin bende iz bırakır’
demesidir.”

 

Sen bakarken her şey değişiyor,
çünkü sen sadece izlemiyorsun…
İzinle birlikte farkında olmadan şekil veriyorsun.
İşte bu, bizim dilimizde
"şuurun tecellisi"dir.

 


Melami dedi ki:

“Her şey ihtimaldir,

ama ihtimal O’nun dilediğiyle olur.
Senin kalbin, hangi yöne dönükse,
orada şekil bulur varlık.
Çünkü gönül, yaratılışın yönlendiricisidir.
Ve her gönül,
özünde kaderi çizer.”

 


Yolcu fısıldadı:
“Peki, bu kuantum bilgisi neye yarar?”

 


Melami cevap verdi:

“Eğer seni ‘ben’ olmaya götürüyorsa, zarardır.

Ama seni yokluğa, teslimiyete ve O’na yaklaştırıyorsa,
ilimdir, nurdur.”

 


Ve Melami son kez dedi ki:

**“Kuantum demek;
her şeyin birden var,
birden yok olduğunu anlamaksa…
biz buna 'lâ mevcude illâ Hû' deriz.
Yani…
'O’ndan başka var olan yok.'
Ve işte bu, en derin fizik değil,
en derin secdedir.”

Share This Article