“Sahiplikten Kurtulmak, Terk Etmek Değildir”

Kalemsiz Kalem
2 Min Read

İyi olmak perdesidir. En sinsi olan budur.

Gönül yine geldi.
Ama bu sefer sırtında yükle değil,
elinde bıraktıklarıyla…
Bir şeylerden vazgeçmişti.
Evinden, malından, dostluklarından…
“Artık sahipsizim,” diyordu kendi kendine.
“Artık özgürüm.”

Melami baktı ona.
Uzun uzun, içini delerek.
Sonra bir damla gibi süzüldü kelimeleri:

 

“Ey gönül…

Sen dışını soyunca, içini giydirmişsin.
Dışından çıkardıklarını,
içindeki ‘ben’le takas etmişsin.
Şimdi elinde hiçbir eşya yok ama
kalbinde binlerce sahiplik yankılanıyor.
Sen hâlâ varsın.
Ve sen var oldukça,
o terk ettiğin eşyalar sadece şekildir.

 

“Sahiplikten kurtulmak,

mülkü bırakmak değildir.
Bedenini çıplak bırakmak hiç değildir.
Asıl terk,
iç âlemdeki sahiplik iddiasını bırakmaktır.
*‘Benim anlayışım’, ‘benim sezgim’, ‘benim hâlim’,
‘benim yolum’, ‘benim yokluğum’…
Hepsi bir sahipliktir.
Hepsi, ‘ben’in eğik gölgesidir.”

 

Yolcu ürperdi.
Çünkü içi ele veriliyordu.
Çırılçıplaktı artık.
Ama bedeniyle değil,
benliğiyle.

 

Melami’nin sesi bir kat daha derinden geldi:

 

“Sen zannettin ki fakirlik, yoksulluktur.

Oysa yoksulluk,
mülksüzlükle değil, ben’sizlikle olur.
En büyük mülk,
kendini bilme iddiandır.
Ve sen hâlâ kendi anlayışına sahip çıkıyorsan,
O’nun anlayışı sende tecelli etmez.”

 

“Gerçek terk,

terkten bile vazgeçmektir.
Çünkü sen ‘ben terk ettim’ dediğinde,
o terk de bir sahiplik olur.
Ve sen, yokluğun bile malı olduğunu sanırsın.”

 

Yolcu’nun gözleri doldu.
Bir şey yavaşça çözülüyordu içinde.
Ne bir düşünce, ne bir duygu…
Sadece bir kabuk.
Ve kabuk çatladı.

 

Melami, yavaşça elini gönlün göğsüne koydu.
Söz değil, hâl indi o ana.
Son kez fısıldadı:

 

“Terk et.

Ama dışarıyı değil…
İçeride tuttuğun her 'ben'i bırak.
Hatta bu konuşmayı, bu hissedişi bile…
Hiçbir şeye sahip olma.
Çünkü O, sahiplik istemez.
O, yalnızca kendisini ister.

 

Ve rüzgâr geçti.
Yalnız bir kuş havalandı.
Gönül başını kaldırdı,
ve ilk defa hiçbir şey hissetmedi.
Ve belki de ilk defa…
O’na yakındı.

Share This Article